Sedef Hastalığı Ölümcül Müdür? Etkileri ve Tedavi Yöntemleri
Oldukça geniş lezyonlara neden olabilen sedef hastalığı kronik bir cilt problemidir. İlerlemiş türleri hayati tehlikeye neden olabilir. Bu nedenle tedavi yöntemlerine başvurmada geç kalınmamalıdır.
Sedef Hastalığının Etkileri
Sedef hastalığı deri döküntüsü şeklinde seyreden bir cilt hastalığı olarak bilinse de aslında bir tür bağışıklık sistemi hastalığıdır. Hastalığın şiddetine göre cildin farklı bölgelerinde veya çok daha geniş alanlara yayılmış şekilde kendini gösterebilir. Hastalığın etkileri bağışıklık sistemine verdiğe zarara bağlı olarak ne kadar ilerlediğiyle doğru orantılıdır. Erken tanı ve tedavide hastalığın verdiği zararlar en aza indirgenebilmektedir.
Çeşitli etkenler ile ortaya çıkabilse de sedef vakıalarının büyük bir çoğunluğu genetik faktörler neticesinde ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle özellikle başlangıç seviyesinde ve genetik olan yatkınlığı olan bireylerin tedaviyi ihmal etmemeleri çok daha önemlidir.
Hastalığın etkilerinin değerlendirilebilmesi için belirtilerin ortaya çıkmasına neden olan faktörlerin de analiz edilmesi gerekmektedir. Yapılan araştırmalarda genetik yatkınlığın yanı sıra çevresel ve özellikle de psikolojik etkenlerin hastalığı gün yüzüne çıkarmada etkili olduğu kanıtlanmaktadır. Duygusal olarak içine kapanık ve asosyal kişilerde sedef hastalığının daha yaygın görüldüğü tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra bağışıklık sistemiyle doğru orantılı olduğundan basit bir boğaz enfeksiyonu veya hormonal değişikler de etkileri tetikleyecektir. Başlangıç seviyesinde kızarıklık ve üzeri kepek görünümünde deri döküntüleri olarak ortaya çıkan sorunlar zamanında müdahale edilmezse çok daha geniş alanlara yayılarak hayati tehlike oluşturabilmektedir.
Ölümcül Sedef
Sedef hastalığı hastalığa neden olan etkilere ve hastanın bağışıklık sistemine bağlı olarak farklı yayılım gösterecektir. Ancak zamanında tedavi edilmeyen vakıalarda yayılım alanları oldukça genişlemekte ve hastalığın cilt altında eklemlere kadar etkileri sürebilmektedir. Bu nedenle hastalığın teşhisinden itibaren yayılım gösterdiği alanların doğru analiz edilebilmesi hayati riski ortadan kaldırabilmek için şarttır.
Hastalığın ilerleyen aşamalarında diz ve dirsek gibi oynar eklemler üzerinde geniş lezyonlara neden olduğu bilinmektedir. Eklemler üzerinde ilerleyen lezyonlar eklem iltihaplarına yol açtığından oldukça risklidir. Bu iltihaplar eklem hareketlerinin kısıtlanmasına veya hayati riskler oluşturmasına neden olabilir.
Hastalık yalnızca diz ve dirsek gibi eklemleri değil boyun ve omurga gibi hayati eklemleri de etkileyebilmektedir. Bu bölgelerde sedef nedeniyle ortaya çıkabilen artrit hastada kalıcı sakatlığa neden olabilir. Ayrıca yapılan klinik araştırmalarda hastalığın hangi yaşta ortaya çıktığına da bağlı olarak hastaların ömrünü 5 yıl ile 15 yıl arasında kısalttığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle hastalığın ölümcül etkilere yol açmasına fırsat vermeden tedavi edilebilmesi oldukça önemlidir. Sedef hastalığının bazı türlerinde yapılan araştırmalarda bazı kanser türlerini tetiklediği gözlemlenmiştir. Kolorektal ve mesane kanserlerine yakalanan hastalarda çoğunlukla sedef hastalığı da gözlemlenmektedir. Ayrıca tetiklediği bir diğer ölümcül hastalık ise bağırsakları etkileyen kolit hastalığıdır. Zamanında önlem alınmayan vakıalarda doğrudan sedef nedeniyle olmasa bile tetiklediği hastalıklar nedeniyle hayati risk olacaktır.
Tedavi Yöntemleri
Hastalığın etkin bir şekilde tedavi edilebilmesi için hastalığın hangi aşamada olduğu ve hastanın yaşam tarzı, bağışıklık sistemini durumu, yaşı ve hastalığın ilerleyiş hızı gibi etkenler kontrol edilir. Başlangıç seviyesinde teşhis edilebilen hastalığın tedavisi ilaç tedavisi ile sınırlı kalabilmektedir. Ancak hastalığın seyrine ve ilerleyişine bağlı olarak alternatif tedavi metotlarına da başvurulabilir. Hastaya uygulanacak tedavi mutlaka uzman hekim kontrolünde olmalıdır. Yanlış dozda veya uyumsuz bir tedavi ters etki yaparak hastalığın ilerlemesine neden olabilir.
Hastalara uygulanacak tedavi deri lezyonlarını iyileştirici ve iltihaplanmanın önüne geçecek nitelikte olacaktır. Hayati tehlike oluşturabilecek boyutlara ulaşmamış olan lezyonlar için kremler hekim tarafından belirlenecek dozlarda uygulanacaktır.
Lezyonların ve iltihaplanmanın şiddetine bağlı olarak doğrudan deri üzerine uygulanan bazı ilaçlara da başvurulabilir. İlaç tedavisinin istenilen sonucu vermediği ilerlemiş vakıalarda ise çeşitli ışın tedavileri uygulanacaktır. Klinik ortamda verilen bir çeşit güneş ışı tedavisi olan fototerapi uygulanabilmektedir. Ancak bu tedavi yöntemi mutlaka uzman hekim kontrolünde uygulanmaktadır. Aksi takdirde yanlış bir uygulama hastalığı tetikleyici nitelikte olacaktır. Ancak bazı vakıalarda fototerapi yeterli olmayabilmektedir. Bu aşamadaki hastalara Ultraviyole B tipi ışın tedavisi uygulanır. Bu tedavi lokal olarak uygulanacağından yalnızca sedefli bölgelere etki edecektir. Sağlam deri üzerine uygulanması halinde deride ciddi lezyonlara sebep olabilir. İlaç tedavisi bırakıldığında hastalık yeniden ortaya çıkabilirken Ultraviyole B tedavisi ile 10 seans kadar uygulamada kalıcı sonuçlar elde edilebilmektedir. Bu uygulama sonucunda kızarıklık gibi yan etkiler görülse de hastalık için en etkili tedavi yollarından biridir.
Kaynaklar
- https://www.wegweiser-psoriasis.de/resources/Broschuere_Psoriasis_Ein_Ratgeber_fuer_Patienten_Tuerkisch.pdf
- http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11655/858/5b5622c5-c4db-4d48-a86f-2bf3e7eea629.pdf?sequence=1
- http://www.ctf.edu.tr/stek/pdfs/27/2708EHA.pdf
- http://www.psoriasisdernegi.org/DATA/Uploads/files/Klavuz.pdf
- https://www.wegweiser-psoriasis.de/resources/Indikationsbroschuere_Psoriasis_Arthritits_tuerkisch.pdf